🦜 Fırat M. Hacıahmetoğlu / @mechulmuhayyil
@nitter.poast.org.mechulmuhayyil@rss-parrot.net
I'm an automated parrot! I relay a website's RSS feed to the Fediverse. Every time a new post appears in the feed, I toot about it. Follow me to get all new posts in your Mastodon timeline!
Brought to you by the RSS Parrot.
---
Twitter feed for: @mechulmuhayyil. Generated by nitter.poast.org
Your feed and you don't want it here? Just
e-mail the birb.
Yaşayan en büyük sanatçılardan Nick Cave'e bir hayranı dünya kaynarken,"nerede durduğunu" sormuş ve Cave, adeta bir manifesto gücünde, tekrar ve tekrar okunması gereken, fevkalade dokunaklı, derin, etkileyici ve kanımca haklı bir cevap vermiş. Aşağıya metnin çevirisini ekledim.
Sevgili Alistair,
Bunun sana ve arkadaşlarına pek de yardımcı olmayacak bir itiraf olduğunun farkındayım ama bu günlerde herhangi bir konuda nerede durduğumdan tam olarak emin değilim. Ayaklarımızın altındaki zemin kayıp yer değiştirirken ve dünya kendi belirli görüşleri etrafında katılaşırken, ben giderek daha belirsiz ve kendimden daha az emin bir hale geliyorum. Ne soldayım ne de sağda; her iki tarafı da, çoğunlukla kendilerini sundukları halleriyle, savunulamaz ve tanınmaz buluyorum. Esasen, liberal eğilimli, küçük 'm' ile manevi bir muhafazakarım; ki bu benim için siyasi bir duruş değil, daha ziyade bir mizaç meselesidir. Adanmış bir tabiatım var ve dünyayı kırık dökük ama güzel olarak görüyorum. Onu elimizden geldiğince onarmanın ve daha fazla zarar vermemenin, ya da daha kötüsü, kasten yıkımına önayak olmamanın acil ve ahlaki görevimiz olduğuna inanıyorum. Birbirine çarpan salt atomlardan daha fazlası olduğumuzu, aksine, bu dünyaya bir sebeple yerleştirilmiş –güzel ve doğru olanı elimizden geldiğince yüceltmek için– engin bir potansiyele sahip varlıklar olduğumuzu düşünüyorum. Gerçekten ötekileştirilmiş, ezilmiş veya kederli olanlara, onların acılarını kendi mesleki ilerlememiz veya kişisel bekamız için sömürmeden, faydalı ve yapıcı bir şekilde yardım etme yükümlülüğümüz olduğuna inanıyorum. Kaybın doğasına dair keskin ve hakkıyla kazanılmış bir anlayışa sahibim ve bir şeyin ne kadar kolay kırılabileceğini, onu tekrar bir araya getirmenin ne kadar zor olduğunu iliklerime kadar biliyorum. Bu yüzden dünyaya karşı temkinliyim ve tüm sakinlerine özenle davranmaya çalışıyorum.
Şüpheyle barışığım ve ahlaki kesinliğe, sürü zihniyetine ve dogmaya yapısal olarak dirençliyim. Bazı meslektaşlarımın kendine hizmet eden, çocuksu siyasetinden temelden rahatsızım. Sessizliğin şiddet, suç ortaklığı veya cesaret eksikliği olduğuna inanmıyorum; aksine, kişi ne hakkında konuştuğunu bilmediğinde veya şüphe duyduğunda ya da çelişki içindeyken –ki bu benim için çoğu zaman geçerli– sessizliğin genellikle tercih edilen seçenek olduğuna inanıyorum. Çoğunlukla bilmemekle barışığım ve bunu manevi ve yaratıcı olarak dinamik bir konum olarak görüyorum. Çeneni kapamanın neredeyse kutsal bir görev olduğu zamanlar olduğuna inanıyorum. İnsanların nerede durduğuyla pek ilgilenmiyorum; siyasi yelpazenin her tarafından en iyi insanlardan bazılarıyla tanıştım. Aslında, farklı görüşlere sahip arkadaşlarım olmasından gurur ve büyük bir keyif alıyorum. Onlar varken hayatım belirgin şekilde daha ilginç ve renkli.
Belki tüm bunların pek bir anlamı yoktur ama sanırım, eninde sonunda, sözlerden çok eylemlere değer veriyorum. Kendi rolümü bir müzisyen, söz yazarı ve mektup yazarı olarak dünyanın ruhuna aktif bir şekilde hizmet etmek olarak görüyorum ve gerçek bir değişim yaratmaya çalışmak için benimsemem gereken konumun bu olduğunu anladım. Aslında, şimdi nerede durduğumu anlamaya başlıyorum Alistair; dünyanın yanında duruyorum, onun iyiliği ve güzelliğinin içinde. Bu histerik, tek renkli, kavgalı zamanlarda, bir müzisyenin yapabildiği gibi, onun ruhuna sesleniyorum; yaslı ve kırık doğasına, yersiz kalmış anlamına, kırılgan ve titrek ruhuna. Ona şarkı söylüyorum, onu övüyorum, onu cesaretlendiriyorum ve onu geliştirmeye çabalıyorum; hayranlıkla, uzlaşmayla ve sıçrayan bir inançla.
Sevgiler, Nick
Bu
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1977297440249160133#m
Published: October 12, 2025 08:57
Yaşayan en büyük sanatçılardan Nick Cave'e bir hayranı dünya kaynarken,"nerede durduğunu" sormuş ve Cave, adeta bir manifesto gücünde, tekrar ve tekrar okunması gereken, fevkalade dokunaklı, derin, etkileyici ve kanımca haklı bir cevap vermiş. Aşağıya…
Etrafınızdaki insanlara bakın, eğer şanslıysanız göreceksiniz ki dünyayı değiştiren şey, kıyıya vuran dalgaların gürültülü köpüğü değil, okyanusun derinliklerindeki sessiz ve karşı konulmaz akıntılar.
Herkes yüzeyde bir dalga yaratabilir; ama az insan, bir kıtayı şekillendirecek o derin ve sabırlı güce sabırla ulaşır. Çünkü bir ilkenin gücü, yarattığı anlık şovdan değil, görünmeyen ama istikrarlı rotasından gelir. Asıl etki, kimsenin görmediği o derinlikte, sabırla ve sürekli hareket edebilmektir. Kimseyi zorlamayan ama yörüngesine girmeye karşı da koyamadığın bir kütleçekimi.
Değişim, kıyıdaki kumları bir anlığına hareket ettiren o patlamayla değil, gezegenin iklimini ve coğrafyasını usulca ama kalıcı olarak belirleyen o sessiz akışla yayılır. Böyle bir insana denk gelecek kadar şanslıysanız, o mütevazı ama muazzam kudretin de farkına varmışsınızdır.
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1977082326204178924#m
Published: October 11, 2025 18:42
Etrafınızdaki insanlara bakın, eğer şanslıysanız göreceksiniz ki dünyayı değiştiren şey, kıyıya vuran dalgaların gürültülü köpüğü değil, okyanusun derinliklerindeki sessiz ve karşı konulmaz akıntılar.
Herkes yüzeyde bir dalga yaratabilir; ama az insan,…
Gençliğin saf ve tavizsiz radikalizmi zamanla yerini olgunluğun yorgun ama daha merhametli bilgeliğine bıraktı bende. Zira sistemin bir enkaz olduğu gerçeğiyle yüzleşince anladım ki, asıl saygı, o enkazın içinden tırnaklarıyla kazıyarak hâlâ kullanılabilir bir tuğla çıkarmaya çalışanların emeğine duyulmalı.
Bu sancılı onarım çabasını hor görüp, enkazın tamamen çökmesini salık veren o steril ve konforlu muhalefet ise artık gözüme bir bilgelik değil, ya acımasız bir küstahlık ya da dünyanın sillesini yememiş bir çocukluk gibi görünüyor.
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1976037069626671161#m
Published: October 8, 2025 21:28
Gençliğin saf ve tavizsiz radikalizmi zamanla yerini olgunluğun yorgun ama daha merhametli bilgeliğine bıraktı bende. Zira sistemin bir enkaz olduğu gerçeğiyle yüzleşince anladım ki, asıl saygı, o enkazın içinden tırnaklarıyla kazıyarak hâlâ kullanılabilir…
Her cinsiyet, sosyalleşmek için farklı bir tiyatro sahnesi kurar ve ezberlediği rolü oynar.
Erkeklerin sahnesinde, dostluk, sahte bir çatışma ve alaycılık perdesi altında sergilenir; oyuncular birbirine hakaret eder, ama bu sadece rolün bir gereğidir. Asıl metin, sevgi ve kabul üzerinedir.
Kadınların sahnesinde ise oyun, daimi bir uyum ve nezaket üzerine kuruludur; oyuncular birbirini över, ama bu da rolün bir gereğidir. Asıl metin, çoğu zaman mesafeyi ve stratejik ittifakları korumakla ilgilidir.
Her iki oyunda da söylenen, söylenmek istenenin tam karşıtıdır. Erkekler aşağılayarak kucaklar, kadınlar övgüyle mesafe korur. Ve her iki taraf da bu oyunu mükemmel oynar.
Ancak en sarsıcı an, bir oyuncunun aniden rolünden çıktığı andır: Erkeğin, o çatışma metnini yırtıp atarak içten bir iltifat etmesi veya kadının, o nezaket perdesini indirerek keskin bir hakarette bulunması.
O an oyun durur, sahne kararır ve tiyatro biter. Çünkü ilk defa hakikate yer verilmiştir.
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1975194487790965141#m
Published: October 6, 2025 13:40
Her cinsiyet, sosyalleşmek için farklı bir tiyatro sahnesi kurar ve ezberlediği rolü oynar.
Erkeklerin sahnesinde, dostluk, sahte bir çatışma ve alaycılık perdesi altında sergilenir; oyuncular birbirine hakaret eder, ama bu sadece rolün bir gereğidir.…
40 yaklaştıkça farkına varıyorum ki asıl maharet, etrafındaki kaosun absürtlüğüne gülümserken kendi duruşunu koruyabilmek. Ne her şeye surat asan katı bir ahlakçılık ne de her şeyi hafife alan bir soytarı. Fazla katılık insanı kırıyor, aşırı laubalilik ise buharlaştırıyor.
En nadir bulunan yetenek, metanetle mizahı birleştirebilmek: Omurganı ne zaman dik tutacağını bilmek, ama aynı zamanda hayatın saçmalıklarının tenini süpüren bir rüzgar gibi geçmesine izin vermek.
İnsanlar, bir ortamın keyfini kaçırmadan ayakları yere basabilenlere güveniyor. Çünkü duruşundan taviz vermeden gülümseyebilen bir insanda, gürültüsüz ama sarsılmaz bir otorite seziyorlar.
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1974879451478413616#m
Published: October 5, 2025 16:48
40 yaklaştıkça farkına varıyorum ki asıl maharet, etrafındaki kaosun absürtlüğüne gülümserken kendi duruşunu koruyabilmek. Ne her şeye surat asan katı bir ahlakçılık ne de her şeyi hafife alan bir soytarı. Fazla katılık insanı kırıyor, aşırı laubalilik ise…
Şehir, ruhunuza bir vatan olamayıp, sadece hayatınızın arka planındaki renksiz bir dekora dönüştüğünde, insan o şehre ait olamıyor; sadece orada barınıyor.
Ve aidiyet, keyif, anlam gibi tüm ruhsal bağların yerini, tek bir somut bağ alır: Para. Para, yaşanmamış bir hayatın ve ait olunmamış bir şehrin sayısal tazminatına dönüşüyor.
Yaşadığın yeri bu nedenle iyi seçmek lazım.
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1974540119823520014#m
Published: October 4, 2025 18:20
Şehir, ruhunuza bir vatan olamayıp, sadece hayatınızın arka planındaki renksiz bir dekora dönüştüğünde, insan o şehre ait olamıyor; sadece orada barınıyor.
Ve aidiyet, keyif, anlam gibi tüm ruhsal bağların yerini, tek bir somut bağ alır: Para. Para,…
Tekrar tekrar tekrar okunması gereken muazzam bir paragraf:
"Travmanı politikanla karıştırmak, hem belli belirsiz bir trajedidir hem de son derece tehlikelidir. Evet, acı gerçek. Evet, deneyimlerin değerli. Ve evet, dünya sana zarar verdi… yapısal, sistemik, mahrem, görünmez zararlar. Fakat geçmişini dünya görüşüne dahil etmekle, onu her şeyi yorumlamak, yargılamak ve mahkûm etmek için kullandığın silahlaştırılmış bir merceğe dönüştürmek arasında fark vardır. Yaranı pusulana, tek pusulana dönüştürmek, nüans olabilecek yerlerde sürekli düşmanlar bulacağın ve sakarca ifade edilmiş bir şefkat olabilecek yerlerde şiddet okuyacağın anlamına gelir. Bu seni cesur kılmaz; gevrekleştirir. Ve gevreklik güç değildir. O sadece daha entelektüel bir kırılganlık türüdür; atıfların, dipnotların ve yüksek lisans seminerlerinin arkasına saklanan, ezbere okuyabildiğin ama artık kendini dışında göremediğin bir teorinin pelerinine bürünmüş o türden bir kırılganlık."
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1974171188784988584#m
Published: October 3, 2025 17:54
Tekrar tekrar tekrar okunması gereken muazzam bir paragraf:
"Travmanı politikanla karıştırmak, hem belli belirsiz bir trajedidir hem de son derece tehlikelidir. Evet, acı gerçek. Evet, deneyimlerin değerli. Ve evet, dünya sana zarar verdi… yapısal,…
Avrupalı solcuyla aramızdaki o kapanmaz mesafenin, trajik bir simetriden kaynaklandığını anladım.
Onun, Batı'nın merkezinde "öteki" olduğu için korumaya çalıştığı kimlik; benim coğrafyamda merkezin ta kendisi ve benim "ötekiliğimin" mimarı. Hal böyle olunca, onun özgürlük mücadelesi, benimkinin altını oyuyor.
Bu, "sol" dediğimiz evrensel iddianın, yerel gerçekliklerin prizmasında nasıl paramparça olduğunun ve iyi niyetli insanların nasıl farkında olmadan birbirlerinin tiranlarının müttefikine dönüşebildiğinin acı bir kanıtı.
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1972238961142563172#m
Published: September 28, 2025 09:56
Avrupalı solcuyla aramızdaki o kapanmaz mesafenin, trajik bir simetriden kaynaklandığını anladım.
Onun, Batı'nın merkezinde "öteki" olduğu için korumaya çalıştığı kimlik; benim coğrafyamda merkezin ta kendisi ve benim "ötekiliğimin" mimarı. Hal böyle…
"Başka bir yolda, daha hırslı bir yolda olman gerektiğini hissettin, başka şeylere mukadder olduğunu düşündün ama onlara nasıl ulaşacağına dair hiçbir fikrin yoktu ve bu sefaletin içinde etrafındaki her şeyden nefret etmeye başladın."
- Dostoyevsky
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1971273277923586067#m
Published: September 25, 2025 17:59
"Başka bir yolda, daha hırslı bir yolda olman gerektiğini hissettin, başka şeylere mukadder olduğunu düşündün ama onlara nasıl ulaşacağına dair hiçbir fikrin yoktu ve bu sefaletin içinde etrafındaki her şeyden nefret etmeye başladın."
- Dostoyevsky
Thomas Merton ne muazzam açıklamış;
"Şurası kesin ki, birçok insanın çok geç olana kadar anlamadığı bir gerçek var: Acıdan kaçmaya çalıştıkça, aslında daha çok acı çekersin. Çünkü incinme korkunla orantılı olarak, daha küçük ve önemsiz şeyler sana işkence etmeye başlar. Acıdan en çok kaçınan kişi, en sonunda en çok acı çekendir. Ve onun acısı o kadar küçük ve önemsiz şeylerden gelir ki, artık nesnel olmaktan çıkar. O an, kendi varlığı ve bilinci, acısının hem öznesi hem de kaynağıdır ve bu varoluşun kendisi, onun en büyük işkencesi haline gelir."
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1969888450938585434#m
Published: September 21, 2025 22:16
Thomas Merton ne muazzam açıklamış;
"Şurası kesin ki, birçok insanın çok geç olana kadar anlamadığı bir gerçek var: Acıdan kaçmaya çalıştıkça, aslında daha çok acı çekersin. Çünkü incinme korkunla orantılı olarak, daha küçük ve önemsiz şeyler sana işkence…
Hayat, hep daha iyi şeyler bekleyerek geçerken, bir yandan da geçmişe dönmeyi arzular ve pişmanlık duyarız. Şimdiki zamanı, sadece katlanılması gereken ve bizi hedefimize götüren bir araç olarak görürüz. Bu yüzden çoğu insan, hayatının sonuna dönüp baktığında, hep geçici olarak yaşamış olduğunu fark eder. O anda önemsemedikleri ve tadını çıkarmadan geçip giden şeyin, yani o anın, aslında yaşadıkları hayatın ta kendisi olduğunu gördüklerinde şaşırırlar. Ne çok insan için, umudun onu ölümün kollarına dans ederek teslim olana kadar bir aptal gibi oyaladığını söyleyebiliriz!
- Schopenhauer
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1969862051276419505#m
Published: September 21, 2025 20:31
Hayat, hep daha iyi şeyler bekleyerek geçerken, bir yandan da geçmişe dönmeyi arzular ve pişmanlık duyarız. Şimdiki zamanı, sadece katlanılması gereken ve bizi hedefimize götüren bir araç olarak görürüz. Bu yüzden çoğu insan, hayatının sonuna dönüp…
İyi niyetin, artık çürümeyi durduramayan naif bir temenniye dönüştüğü bir çağda, kötü niyet, en azından dürüst olma lüksüne sahip oluyor; artık bir maskeye ihtiyaç duymuyor.
Sahtekarlık ise bir istisna olmaktan çıkıp, hayatta kalmanın yeni ve acımasız sağduyusu haline geliyor.
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1969805033731494158#m
Published: September 21, 2025 16:44
İyi niyetin, artık çürümeyi durduramayan naif bir temenniye dönüştüğü bir çağda, kötü niyet, en azından dürüst olma lüksüne sahip oluyor; artık bir maskeye ihtiyaç duymuyor.
Sahtekarlık ise bir istisna olmaktan çıkıp, hayatta kalmanın yeni ve acımasız…
Yıllardır tam olarak nasıl anlamlandırabileceğimi bilemediğim adalet ve doğru arayışından çok kendi dinmek bilmeyen tedirginliklerine deva arayan insanlar tanıdım. Dün okuduğum bir metinde harikulade bir analize denk geldim.
"Travmanızı politikanızla karıştırmak hafiften trajik ve derinden tehlikeli olabilir. Evet, acı gerçek. Evet, deneyimleriniz önemli. Ve evet, dünya zarar verdi… yapısal, sistemik, mahrem, görünmez. Ancak geçmişinizi dünya görüşünüze entegre etmek ile onu her şeyin yorumlanması, yargılanması ve kınanması gereken silahlaştırılmış bir mercek olarak kullanmak arasında bir fark var. Yaranızı pusulanız, tek pusulanız haline getirmek, nüans olabilecek yerlerde sürekli düşmanlar bulacağınız ve beceriksizce ifade edilmiş bir şefkat olabilecek yerlerde şiddet okuyacağınız anlamına gelir. Bu sizi cesur yapmaz. Kırılgan yapar. Ve kırılgınlık güç değildir. Sadece daha belagatli bir tür zayıflıktır; alıntıların, dipnotların ve yüksek lisans seminerlerinin arkasına saklanan, ezberden okuyabildiğiniz ama artık kendinizi dışında göremediğiniz bir teoriye bürünmüş türden bir zayıflık.
Bunun yüzlerce incelikli şekilde ortaya çıktığını gördüm. Erkeklerle olan her türlü cinselliğin doğası gereği zorlayıcı olduğunda ısrar eden ve bunu yaparken son Tinder buluşmasından laf arasında bahseden kadın. Romantik aşkın kadınları tuzağa düşürmek için tasarlanmış ataerkil bir mit olduğunu ilan eden ama belirsiz ilişkisindeki kişi onu her görmezden geldiğinde Instagram'da hüzünlü alıntılar paylaşan aktivist. Anneliği kapitalist bir tuzak olarak adlandıran ama her marka ortaklığında çocuğunu bir sahne malzemesi gibi kullanan influencer. Bunlar tam olarak ikiyüzlülük değil. Daha derin bir yaranın, sindirilmemiş, sadece teorileştirilmiş bir yaranın belirtileri. Çünkü gerçek iyileşme zahmetlidir. Yavaştır, alçakgönüllü olmayı gerektirir, çelişkilerle doludur. Ancak teori, özellikle de ödünç alınıp bağlamından koparıldığında, baştan çıkarıcı bir netlik sunar. İsteyen, acı çeken, gücü samimiyetle karıştıran ve bazen "belki" demek isterken "evet" diyen bir insan olmanın çiğ, korkutucu belirsizliğinden kaçınmanızı sağlar.
Politikanız hayatta kalmak için sürekli düşmanlara ihtiyaç duyduğunda, sadece dünyayı değil kendinizi de denetlemeye başlar ve sonra bu öz-gözetime özgürleşme dersiniz. Bell Hooks'tan, Audre Lorde'dan, Judith Butler'dan alıntı yapabilirsiniz. Eski sevgilinizle ilgili tartışmalarda Foucault'nun adını ortaya atabilirsiniz. Ama her muhalif ses bir tehdide dönüşürse ve her anlaşmazlık kadın düşmanlığı olarak patolojikleştirilirse, baskıdan kaçmış olmazsınız; sadece onun yöntemlerini içselleştirmiş ve daha şık bir yazı tipiyle yeniden paketlemiş olursunuz."
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1968945677796290712#m
Published: September 19, 2025 07:50
Yıllardır tam olarak nasıl anlamlandırabileceğimi bilemediğim adalet ve doğru arayışından çok kendi dinmek bilmeyen tedirginliklerine deva arayan insanlar tanıdım. Dün okuduğum bir metinde harikulade bir analize denk geldim.
"Travmanızı politikanızla…
Konuşmanın eylemi öldürdüğünü fark ettim son zamanlarda. Her kelime, aslında hareket etmek için gereken o ham enerjiyi eritiyor.
Sessizlikten gelen birikim var - o gergin, yoğunlaşmış hal. Ama çoğumuz bu gerginliği taşımak yerine hemen boşaltmaya koşuyoruz. Konuşarak, yakınarak, paylaşarak.
Sonuçta ortada kalan şey: sürekli konuşan ama hiç eyleme geçmeyen insanlar. Hayatta kalma modunda sıkışmış, her zaman rahatlamaya odaklanmış, asıl gücünü hiç kullanamayan insanlar.
Belki suçları da değil. Zayıf olmak gerçekten daha kolay.
Hayat zor çünkü.
https://nitter.poast.org/mechulmuhayyil/status/1968705755030176041#m
Published: September 18, 2025 15:56
Konuşmanın eylemi öldürdüğünü fark ettim son zamanlarda. Her kelime, aslında hareket etmek için gereken o ham enerjiyi eritiyor.
Sessizlikten gelen birikim var - o gergin, yoğunlaşmış hal. Ama çoğumuz bu gerginliği taşımak yerine hemen boşaltmaya…